Rendez-vous
Installation, mixed media; apples, nails, red light
“İZ”
“Randevu” uzerine kisa bir metin / Basak Senova
Uzak diyarların yabancıları, çağrıldıkları yöne doğru ilerliyor. Buluşma vakti. Bir. iki. Kesik kalabalık hareketsiz. Üç. Dört. Beş. Yaklaştıkça iten günlük hayat tanıkları suskun. Altı. Yedi. Kare kare çoğalıp, sekiz. Dokuz. On. Kırmızı kırmızı artıyorlar. Onbir. Oniki. Onüç. Birbirlerine benziyorlar. Birbirlerine açılıyorlar. Ondört. Oysa hayatların dağıldığı başka başka hikayeleri çağrıştırıyorlar. Onbeş. Onaltı. Onyedi. Onsekiz. Sayarak tükenmiyorlar. Ondokuz. Yirmi. Kandırmacalara dolanmışlar bile. Acı metalin tadı., elma şekerinin ikircikli oyununda saklı. Yirmibir. Yirmiiki. Seyreden sayı karmaşasına inat, çokluğa hakim üç çekiç tetikte beklemekte
Yerleşik.
Seyirlik.
Kontürleri çekiştirilmiş bir özgürlük bu.
Çakamamak.
Seçememek.
Yirmiüç. Yirmidört. Sıkıştıran oyunun örgüsü izleyeni sarıyor. Kışkırtan kırmızı atışları hızlandırıyor. Yirmibeş. Bu oyuna tuzağa düşmeden sinmenin bir yolu olmalı. Oyun çevik. Tuzak sinsi. Yirmialti. Yirmiyedi. Randevuya herkesten önce o gelmiş, bekliyor. Vakit geldi. Artık toyluğunu ele veren sayıları takip etmek yersiz. Tuzak işliyor. Buluşma anına özenle hazırlananlar, kolay hamlelerle yok oluyor. Arkalarında bıraktıkları tek şey ise metalin keskin tadı.