Uncanny Encounters
“The Black Swan Event”, Photography Series, 2010
Eng
“Uncanny Encounters”
Silva Bingaz, Banu Cennetoğlu, Çınar Eslek, Zeren Göktan, Zeynep Kayan, Melisa Önel
“Uncanny” (Unheimlich) is a concept employed mainly in art and philosophy to describe the unsettling feeling evoked by something that is strange and foreign, yet astonishingly close and familiar at the same time. Uncanniness has ties to a peculiar sense of “déjà vu,” and implies the unpredictable, the unexpected, the unclear, the recalled, and the uncertain. The first encounter with a photograph generates an uncanny feeling. Certain photographs also present a subject, object, or form which can be uncanny, and the photographer’s own approach may render the visual outcome uncanny. If so, does the fact that some photographs strike us as remote or close have something to do with the unconscious? If a photograph can express different meanings to the photographer and to the viewer, how can it be related to the individual memory?
The “Uncanny Encounters” photography exhibition features recent works by six younger generation female artists from Turkey. The artists not only deal with the philosophical, socio-cultural, individual, and artistic aspects of uncanny encounters through their visual narratives, but they also explore the possibilities of photography today. The scope of this research will be extended by a series of conversations and meetings featuring the artists and experts.
Tr
“Siyah Kuğu Vakası”, Fotoğraf Serisi, 2009-
“Tekinsiz Karşılaşmalar”
Silva Bingaz, Banu Cennetoğlu, Çınar Eslek, Zeren Göktan, Melisa Önel, Zeynep Kayan
Tekinsiz, felsefe ve sanatta kullanıldığı haliyle, bir şeyin aynı anda hem yabancı ve tuhaf, hem de şaşırtıcı derecede aşina ve yakın gelmesini ifade eder. Bu his, deneyimlenen herhangi bir yer, durum ya da görüntüden bir taraftan tedirgin olmayı, diğer taraftan onu esrarengiz bulup merak etmeyi beraberinde getirebilir. Arada kalmak huzursuzluk verici olduğundan kişi durumu, ya rasyonalize etmeye çalışır, ya da toptan reddetme yoluna gider. Garip bir ‘déjà vu’ duygusuna yakın sayılabilecek tekinsizlik, öngörülmeyen, beklenmeyen, hatırlanan, belirsiz ve muğlâk olanı içinde barındırır. Psikanaliz kuramında da yeri olan tekinsiz (Uncanny/ Unheimlich) kavramını Freud, ev gibi bize yakın ve korunaklı olan ama artık içinde rahatsızlık hissettiğimiz bir yer ya da durumu ifade etmek için kullanır, bununla kastrasyon ve ölüm gibi çeşitli endişeleri analiz eder. Aslında, tekinsizlik, yeni ya da yabancı olan değil, tanıdık ve aklın bir kenarına yerleşmiş ama bastırılarak bilinçaltına itilmiş olanla ilgilidir. Dolayısıyla, Alman düşünür Shelling’in belirttiği gibi ‘gizli saklı kalması gerekirken gün ışığına çıkmak zorunda kalan’dır.[1]
Bir fotoğrafla karşılaştığımız andaki ilk hissimiz de yer yer tekinsizlik olarak görülebilir. Gerçeğin taklidi, belgesi, yorumu ya da yeniden üretimi somut bir obje olarak fotoğraf, fotoğrafı çekenin kendisinde bile tuhaf bir yabancılaşma etkisi yaratır. Belgesel ya da değil, fotoğraf tam olarak ne gerçektir, ne de hayali. O zaman, fotoğraf, aslında gerçeğin şeytani bir ikizi midir? Bu anlamda, fotoğrafın bizatihi tekinsiz olduğundan dahi bahsedilebilir. Diğer taraftan, Roland Barthes gibi bazı düşünürler fotoğraftaki tekinsizliği, fotoğrafın atıfta bulunduğu nesne veya kavramdaki ısrarda arar. Obje, çizim veya resimdeki gibi temsili değildir, daha ziyade tedirgin edici bir uyumsuzluk içinde fotoğrafa tutunmuştur[2]. Demek ki, fotoğrafla karşılaşma anının ötesinde bazı fotoğrafların konusu, objesi ya da formu ayrıca tekinsiz olabilir, ya da fotoğrafçının gözü bizde tekinsizlik uyandırabilir. Öyleyse, insana bazı fotoğrafların yakın/uzak gelmesi veya bir fotoğrafın belli bazı anlamlar ifade etmesinin bireysel hafıza ya da bilinçaltıyla ne gibi bağlantıları olabilir?
İstanbul Modern’de Türkiye’nin toplumsal ve kültürel dönüşümünü kadın sanatçıların üretimi üzerinden ele alan ‘Kadın Sanatçılar’ sergisiyle eş zamanlı kurgulanan ‘Tekinsiz Karşılaşmalar’ fotoğraf sergisi, genç kuşaktan altı kadın sanatçının özgün görsel anlatılarını ve fotoğrafa yaklaşımlarını ön plana çıkartmayı amaçlıyor. Bu nedenle, belli sanatçıların çalışmalarından seçkiler yapmak yerine bu sanatçıların ‘tekinsiz karşılaşma’ meselesine referans verebilecek kapsamlı birer fotoğraf serisini izleyiciyle paylaşma yolunu seçiyor. Görsel sanatlardaki kullanımı bakımından Fotoğraf, giderek artan biçimde farklı bağlamsal okuma ve üretim olanaklarını barındıran ve yeni sergileme biçimlerine açık bir alan. Bunun en önemli kaynağı elbette fotoğrafı üretenin ta kendisi. Fotoğrafçının yaşadığı dönem ve coğrafyayı kavrama biçimleri, bakış açısı ve bunları görsel anlatıma taşımasındaki estetik arayış her zaman belirleyici. Bu açıdan, sergiye katılan sanatçıların Türkiye’den, belli bir kuşaktan ve kadın olmasının, bu serileri yaratım süreçlerinde veya işlerinin okunmasında yeri olabileceğini de yadsımamak gerekir.
Sergide, Zeren Göktan, hayatımızın temelini oluşturan tesadüfi olaylar ve bunların tahmin edilmesi imkansız etkileri üzerine çalışırken, Zeynep Kayan, yırtarak yeniden ürettiği fotoğraflarıyla aşina ama tuhaf ‘benlik’ ve ‘kadınlık’ imgeleri yaratıyor. Melisa Önel, bir koruma, yeniden üretme ve değiştirme hali olarak bireysel hafıza ve hatırlamanın anlamları üstüne düşünen bir serisiyle ‘Tekinsiz Karşılaşmalar’a katılıyor. Silva Bingaz’ın hepsi suyla karayı ayıran ince uzun çizginin yakınında çekilen fotoğrafları, esasen varoluşun hafifliğiyle ağırlığının ortak kıyısında gezinirken, Banu Cennetoğlu’nun otoyol kenarlarındaki yeşil alanlarda amaçsızca oturan adamları belli belirsiz fotoğrafladığı çalışması sosyo-politik okumaların ötesinde bir tekinsizliğe işaret ediyor. Çınar Eslek’in ‘Tekinsiz Karşılaşmalar’ sergisindeki soyut yatak izi ve çarşaf fotoğraflarıysa, aslında bir ‘an’ı, o anda ‘orada olan’ı ve ‘artık orada olmayan’ı göstermek niyetinde.
[1] Parkin-Gounelas, Ruth, Literature and Psychoanalysis: Intertextual Readings, Palgrave, 2001, p. 104
[2] Iverson, Margaret, ‘What Is A Photograph?’, Art History, vol.17 no.3 Sept.1994, p. 453
- Istanbul Modern Musuem
- 15.10 2011 – 08.01.2012
- Curator: Çelenk Bafra, Levent Çalıkoğlu
- "The Black Swan Event", Photography Series, 2009-
“Black Swan Event” is a photograph series about random events that could not have been predicted. Impact of these singular events transcends our ability to perceive them on the basis of our experience and compels us to look beyond knowledge. Moments captured in these photographs therefore suggest an alternate viewpoint from which the viewer is encouraged to sense her way through such phenomena. “
Latest News
‘Deep Blue’, Photography Series in the group exhibition,”Günümüzde her şey bir fotoğrafta sona ermek için vardır.” @arkkültürFebruary 19, 2025 - 3:13 pm
‘Deep Blue’, Photograhy Series, Art Weeks İstanbul, Pilot GalleryOctober 1, 2024 - 9:50 am
‘Deep Blue’, Photograhy Series, in the group exhibition ‘Body Fragments’ @pilotgaleriSeptember 9, 2024 - 10:17 am
About Zeren Goktan
Zeren Göktan is a Turkish contemporary artist born in Ankara 1975. She lives and works in Istanbul. She is renowned for her practice in photography, installation, and video.